Yorum : Gündüz Ölüsü - Charlaine Harris

  Sookie Stackhouse, Louisina’nın ufak bir kasabasında, kendi halinde bir bar garsonu. Sessiz, sakin, etliye sütlüye karışmaz ve öyle çok sık dışarı çıkmaz. Güzel olmadığından değil. Güzel bir kız. Sadece, Sookie bir çeşit ‘beceriksizliğe’ sahip. İnsanların zihnini okuyabiliyor. Bu yüzden de erkekler tarafından pek tercih edilmiyor, diyelim. 
  Bir gün Bill ile tanışıyor, uzun boylu, yakışıklı, esmer -üstelik Sookie adamın aklından geçen tek kelimeyi bile duymuyor. Bill, Sookie’nin hayatı boyunca beklediği erkek... 
  Fakat Bill’in de kendine has bir ‘beceriksizliği’ var. O bir vampir, hem de kötü şöhretlisinden. Ciddi anlamda tüyleri diken diken eden bir grupla takılıyor ve hepsi de -ne sürprizdir ki- potansiyel katil. Üstüne üstlük, Sookie’nin iş arkadaşlarından biri öldürülünce, Sookie sıranın kendisinde olduğunu düşünmeye başlıyor.




***

  Kitabı nasıl tanımlasam bilemedim. Gece Avcısı serisini okuyanlar bilir serinin ne kadar harika olduğunu , onun kadar harika bir kitap değil. Ancak çok kötü bir kitap da olduğunu düşünmüyorum. Akıcı bir kitap ancak bitirdiğiniz zaman üzülmüyorsunuz.

İLK ÇEKİLİŞİMİN SONUCU !


 Merhaba , millet! İlk çekilişim sonuçlandı! Ek hakları da dahil edince bayağı uzun bir liste oluştu. Şimdi kazananı açıklama zamanı ... 





    Kazanan kişi KİTAP DELİSİ !  Kendisini tebrik ederim :) Eğer 2 gün içinde geri dönüş yapmazsa şansını kaybedecektir , hakkı yedek talihliye geçer. 

Yedek talihli ise Damla Durmuş!  Kitap Delisi geri dönüş yapmazsa Damla Hanım sizinle irtibata geçeceğim :)

 Herkese bol kitaplı günler dilerim! 

Yorum : KÜLLER - Ilsa J.Bick

   Bir elektromanyetik darbe dalgası çakar gökyüzünde; tüm elektronik aygıtlar parçalanır, bilgisayarla çalışan tüm aletler yok olur ve milyarlarca insan o an, oracıkta ölür.
   Hayatta kalan bir avuç insandan biri olan Alex, ölmüş anne babasına ve geçmişte kalan yaşamına veda eder. Çıktığı zorlu yolculukta, Afganistandan yeni dönmüş genç bir asker olan Tom ve büyükbabasını elektromanyetik darbede kaybetmiş olan sekiz yaşındaki Ellie ile karşılaşır.
   Bu küçük grup ve hayatta kalan diğerleri için şimdi tüm mesele, yiyecek ve barınak bulmak, kime güveneceklerini iyi bilmek, darbe sayesinde kazandıkları güçleri iyi kullanmak ve bir de kimin insan, kimin artık "değişmiş" ve bir zombiye dönüşmüş olduğunun ayırdına varmaktır.


  Her an bizim dünyamızın da başına gelebilecek bir felaketten sonrasını anlatan Küller, okurların elinden düşmeyecek, zaman zaman da kanını donduracak bir serinin ilk kitabıdır.

_ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _






   Ashes Triology serisinin ilk kitabı Külleri bitirdim. İlk 100 sayfası aşağıda bahsedeceğim nedenlerden ötürü çok sıkıntılı geçti. Hatta geçmek bilmedi. Kalan sayfalarda ise kitap yavaş yavaş kendini göstermeye başladı. Aksiyon , birazcık aşk ve az miktarda gerilim ile kitabın kalan sayfaları su gibi akıp gitti. Hatta ilk 100 sayfada 'ben hayatta bitiremem bunu' dediğim halde kitabın sonunda ikinci kitabı Gölgeler'i de okumak ister oldum. 



  Gelelim neden ilk 100 sayfada sıkıntı yaşadığıma. Öncelikle kitabın başlangıç kısmı olduğu için hiçbir olay yoktu. Çevre ve karakter tanıtımı ön plana atılmıştı. Ve asıl karakterlerimizden biri olan Tom Eden olaya daha dahil olmamıştı. Ama asıl beni sinir eden ve okuma istediğimi sömüren kısım bu değil tabi ki. Sonuçta kitabın ilk sayfalarından bahsediyoruz mecburen karakterlere olaylardan daha çok önem verilmesi gerekir. 
   Ellie henüz 8 yaşında ve elektromanyetik dalga nedeniyle büyükbabasını kaybediyor. Alex ise kıza yardımcı olmak için elinden geleni yapıyor. Ellie aşırı derecede şımarık , söz dinlemez ve kafasına buyruk biri. İlk sayfalarda Alex'in başına ne gelirse kızı korumak istediği için geliyor. Hatta Ellie bir ara ikisinin yemesi gereken yemeği tek başına yiyor ve Alex tüm bu olanlar karşısında o kadar sakin ki! Ben Alex'in yerinde olsam kızı ormanın ortasında bırakıverirdim. Rahibe Teresa bile Alex kadar sabredemezdi! Ya ben çok bencilim ya da Alex çok yumuşak huylu.
   Sonraki sayfalarda ise Ellie eskisi kadar sorun çıkarmıyor-hatta yardım bile ediyor-. Ve hikayeye Tom'da dahil olunca miiiss gibi  bir kurgu çıkıyor ortaya.  
   Kitap ilerledikçe kurgu güzelleşiyor , yazarın anlatımı zaten güzeldi. Yazım hataları ise göze çarpacak kadar yoktu. 



     
   Üçüncü kitap Canavarlar Eylül 2013 'de yayınlanmış. Ancak ülkemizde daha çıkmadı. DEX'in en kısa zamanda çıkarması dileğiyle <33




VERDİĞİM PUAN : 3/5



Yorum : Baba Dışarıda Bir Melek Var - Fikret Topallı


"Seri katiller üzerine yazdığı kitaplarla tanıdığımız Fikret Topallı, bu kez dünyadan ve Türkiye’den gizemli şehir efsaneleriyle
    karşımıza çıkıyor
“Hayaletli evler, ölümsüz ruhlar, gizemli yatırlar, mezardan çıkan ölüler, bitmek bilmeyen hazineler, lanetler, dehşet saçan katiller, uçan daireler… Hepsi bize gerçekmiş gibi anlatılır. Biz de inanırız, korksak bile inanmak isteriz. Sonra hemen paylaşırız 
arkadaşlarımızla, onları da etkilemek isteriz çünkü. Onlar da korkmalıdır bizim gibi. Büyümeye başlayınca da bu devam eder, okulda, iş yerinde, arkadaş toplantılarında, kahvehanelerde, askerde, hayatın her döneminde bildiğimiz, bize anlatılan şehir efsanelerini paylaşmaya bayılırız: ‘Biliyor musun benim bir arkadaşın dayısının başına ne gelmiş…’” Bu kitapta, yüzlerce yıldır dilden dile dolaşsa bile gerçekliği hiçbir zaman kanıtlanamayan ve en ünlü roman yazarlarını bile kıskandıracak kadar yaratıcı olan şehir efsanelerini okuyacaksınız." (Arka kapak yazısı)



   Fikret Topallı ' nın okuduğum ilk kitabı 'Baba,Dışarıda Bir Melek Var!'. Yazarımızın 'Seri Katiller' kitabını daha önce duymuştum ancak hiç elim gitmemişti almaya. Şimdi keşke alsaymışım diyorum çünkü bu kitaba ba-yıl-dım. 
   Urban Legends (Şehir Efsaneleri) çocukluğumdan beri ilgilimi çekmiştir benim. Araştırıp neredeyse hepsini okumuşluğum vardır. Maalesef hepsini bilmediğimi kitabı okuyunca anladım. Kitapta bir sürü bilmediğim efsane vardı ki hepsi de beni korkutmayı başardı. Gece okumanın da etkisi olmuş olabilir. Siz siz olun , bu kitabı gece tek başınıza okumayın :( 
   Yazarımız şehir efsanelerini 2 'ye ayırmış ; Türkiye'den ve Dünya'dan. Türkiye'nin şehir efsanelerinin çok korkutucu olduğunu belirteyim. İlgileniyorsanız bu kitabı sakın kaçırmayın!
   Yazarımızın Türk olması sayesinde hiçbir anlatım-imla hatası yoktu kitapta. Zaten olsaydı da heyecandan fark etmeyebilirdiniz :)
  Stephen King müptelalarına şiddetle önerilir! 

 
 İç kapak ve ayraç tasarımı nasıl ama ? Şahsen ben çok uyumlu ve korkutucu olduğunu düşünüyorum. 


VERDİĞİM PUAN : 5/5




Yorum : Zifiri Karanlık , Yıldızsız Gece - Stephen King



1922 : Her insanın içinde başka birinin, bir yabancının olduğuna inanıyorum..." diye yazıyor Wilfred James, dört zifiri karanlık hikâyenin ilki olan 1922'yi oluşturan itirafnamesinin ilk sayfalarında. James'e göre bu yabancı, karısı Arlette babasından kalan araziyi satmayı teklif ettiğinde ortaya çıkıyor ve korkunç bir cinayet ve delilik sürecini tetikliyor.

   1922 hikayelerin en uzunu ve en korkuncuydu. Stephen King'in muhteşem anlatımıyla her şey teker teker gözümde canlandı. Konuyla ilgili en ufak bir şeye değinmek istemiyorum çünkü en ufak bir spoiler bile hikayeyi çözümlemenize neden olabilir. 
   Hikayelerin genel olarak amacı her insanın içinde başka bir kişinin daha yattığını ve ufak bir olaydan sonra artık o kişinin uyandığını , sizi ele geçirmeye başladığını okuyucuya anlatmak. Kesinlikle , harika bir öyküydü. 


 ◊


Koca Şoför :  "Koca Şoför"de, polisiye roman yazarı Tess, bir imza gününün ardından evine dönerken yolda bir yabancıyla karşılaşıyor. Tecavüze uğrayıp ölüme terk edilen Tess intikam planları yaparken bir başka yabancıyla karşılaşıyor : İçindekiyle.

  Benim en beğendiğim hikaye Koca Şoför idi. Kendi halinde yaşayan bir yazar , imza günü dönüşü hiç tanımadığı bir adam tarafından tecavüze uğruyor. Üstelik adam sadece tecavüz etmekle kalmayıp birde Tess'i dövüyor ve bir lağım borusunun içine ölmesi için bırakıyor. Tess ise o an iki parçaya ayrılıyor. Eski Tess ve Yeni Tess.
  Koca Şoför sadece bir korku hikayesi değil aynı zamanda içinde az da olsa polisiye/gizem vardı. Koca Şoför'e bir kitap yazabileceğini düşünüyorum çünkü sonu o kadar güzel bitti ki. Tüm olaylar çözüldü , kafamdaki soru işaretleri birer birer eksildi.



 ◊


Adil Uzatma : Adil Uzatma, hikâyelerin en kısası, muhtemelen aynı zamanda en iğrenci ve kesinlikle en komiği. Şeytanla anlaşma yapmak. Dave Streeter'ı ölümcül hastalığından kurtarmakla kalmıyor, hayatı boyunca ruhunda biriken ıstırabı fazlasıyla dindiriyor.

  Adil Uzatma kesinlikle hikayelerin en komiğiydi. Okurken korkmadığım aksine hayretler içinde kaldığım bir hikaye. Her zaman Şeytan'ı korkunç biri olarak biliriz , değil mi ? İşte bu hikaye onu yaşlı bir ticaret adamı olarak gösteriyor. İnsanlardan bir şeyler istiyor ve karşılığında 'adil' bir şekilde ödüllendiriyor. Bizde şeytanla anlaşma yapan Dave'in hayatının nasıl değiştiğini okuyoruz bu hikayede.
  Sonu çok açık uçlu bitti , Stephen Amca ?! Devamı nerede bunun ? :)


 ◊


İyi Bir Evlilik :  Darcy Anderson , yirmi yıldan fazla bir süredir evli olduğu kocası seyahatteyken, pil aramak için garaja gidiyor. Ayağı tezgâhın altındaki kutuya takılınca kocasının içindeki yabancıyı keşfediyor. Tüyleri diken diken eden korkunç bir keşif ve sona eren "İyi Bir Evlilik."

  27 yıl boyunca aynı yastığa baş koyduğunuz birini ne kadar iyi tanırsınız ? Darcy'nin eşi Bob bir para koleksiyoncusu. Bu yüzden sürekli seyahat etmek zorunda. Yine böyle bir seyahat sırasında Darcy garajda görmemesi gereken bir şey görüyor. Garajda bulduğu şey hiç tanımadığı Diğer Bob. 
  Kadının yerine kendimi koyduğum koyduğum zaman düşüncelerimizin çok güzel uyuştuğunu fark ettim. Ben olsam bende aynısını yapardım. Yazar karakterlerinin düşüncelerini öyle güzel anlatıyor ki zaten kendinizi karakterin yerine koymamanız imkansız. 


Verdiğim Puan : 5/5 (Tabi ki :D)



BLOG DESIGN BY BİR OTAKUNUN DÜNYASI