YORUM : Gözyaşlarını Asla Eldivensiz Silme - Jonas Gardell


Özgürlük kavgasının verildiği bize özel o küçük dünyada, hayatta kalan az sayıda kişiden biriyim.
Ve şimdi size hikâyemizi anlatacağım…
1982 yılında Rasmus, çocukluğundan beri farklı eğilimleri yüzünden baskı gördüğü kasabayı ve ailesini terk eder. Artık eşcinsellerin yeni bir hayata başlayabilmek için tek şans olarak gördüğü Stockholm’de yaşayacaktır. Tüm olasılıklara açık bu capcanlı şehrin, genç Rasmus’un yaşamını nasıl şekillendireceği ise belli değildir…
Dindar ve prensiplerine sıkı sıkıya bağlı ailesinin etkisi altında, içine kapanık bir çocuk olarak büyüyen Benjamin ise inançları ile arzuları arasındaki çelişkinin yükü altında ezilmektedir. Ve bir gün kendisi gibi olduğunu fark ettiği, sonunda aidiyet duygusunu hissedebileceği bir gruba katılma fırsatını yakaladığında Benjamin hayalini kurduğu sıcaklığın ve aşkın kollarına kendini kaptırır…
Orijinal Adı : Torka Aldrig Tarar Utan Handskar 1 . Karleken
Goodreads Puanı : 4.13 (2,300 oylama)
Seri Sıralaması : Gözyaşlarını Asla Eldivensiz Silme #1
Sayfa Sayısı : 288 sayfa
Yayınevi : Pegasus Yayınları
Etiket Fiyatı :  26 tl
***
  Herkese merhaba! Uzun zamandır bloga yazı yazmıyordum. Geri dönüşümü bu muhteşem kitapla yapayım dedim :)
  
    Rasmus , İsveç'in küçük bir kasabasında yaşamaktadır. Çevresindeki çocuklar gibi davranmadığı için dışlanmaktadır. Ailesi onun birisiyle arkadaş olmasını ister ancak o yalnızlığı tercih eder. Bu küçük kasabadan kurtulma hayalleri kurar. Liseden sonra yaşadığı yeri terk edip Stockholm'e gidecektir. 
   Benjamin'in ailesi Yehova Şahidi'dir. Küçüklüğünden beri Benjamin ve kız kardeşi dini bir yaşam sürerler. Yehova Şahidi olmak için eğitilirler. Onların bu dünyaya geliş nedeni insanları din hakkında bilgilendirmektir. Benjamin'e göre eşcinsellik Tanrı'nın insanlara sınavıdır. Kendisi ve ailesi bu tür bir sınava tabi tutulmadığı için çok şanslıdır. 
Bu kısımdan sonrası spoiler içerir!  

  Rasmus liseden mezun olur ve Stockholm'e -teyzesinin yanına- taşınır. Stockholm'de nereye gideceğini bilemezken teyzesinin sevgilisi Rasmus'un eşcinsel olduğunu anlar ve ona birkaç bar ismi önerir. Artık Rasmus akşamlarını bu tarz mekanlarda harcamaya başlar. Ailesi endişelense de umrunda olmaz. 18 sene bunun için beklemiştir.
  1982 de çok önemli bir sorun patlak verir : eşcinsel vebası.(AIDS) Amerika'dan Avrupa'ya yayınlan bu hastalık tüm dünyayı korkutur. Çünkü geri dönüşü yoktur. Yakalanan kişinin vücudunda tuhaf yaralar oluşur. Bazen ishalle başlar bu hastalık. Bazen ufak bir grip kişiyi ölüme sürükler. Tüm dünyadaki din mensupları eşcinselleri suçlar. Bu hastalığın Tanrı'nın onları yok etmek için hazırladığını düşünürler. 
   Tam bu zamanlarda Benjamin ve Rasmus'un hikayesi başlar.
                Ben hayatımda beni seven birini sevmek istiyorum.

  Kitap , yazarın araştırmaları sonucu oluşmuş. Yani içerisindeki bilgiler doğruydu. Zaten hikayenin de yaşanmış olduğunu düşünüyorum. Bu yüzden kitabı sevdim. Yazar bilgilerini güzel bir kurgu ile harmanlamış. Okurken o döneme ait bilgilerle sıkılmıyorsunuz. Sanki yazarın anlatmak istedikleri Benjamin ve Rasmus'un hikayesinin arkasından size el sallıyor. 
  Kitabın kapağına bakarak erotik bir roman zannedebilirsiniz. Ben ilk aldığımda çekinmiştim o yüzden acaba +18 mi diye. Ama kesinlikle değil! Zaten ilk 150 sayfada tamamen karakterlerin çocukluklarını okuyoruz sonra da tanışmalarını. Tabi , eğer homofobik biriyseniz size onların öpüşmesi bile abartı gelecektir. 
  Kitabın bir diğer sevdiğim yanı yazarın AIDS'i ele alış biçimiydi. Öyle bir anlatmıştı ki insan lanet ediyor bu hastalığa. Gerçekten günümüzde -ne kadar ilaçları var ,yavaşlatıyoruz deseler de- tedavisi yok.  Hastalığın kökeni Afrika. Oradan dünyaya yayıldığı düşünülüyor. 1980'lerde AIDS'ın eşcinseller yoluyla bulaştığı sanılsa da günümüzde bu bilgi geçerli değil. 
   Kısacası ben kitabı sevdim. Yazarın bir yandan hüzünlendirirken bir yandan düşündüren bir anlatımı var. 1980 dönemi Avrupa'sının homoseksüelliğe bakış açısını merak ediyorsanız okuyun derim. 


Puanım : 4/5

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

BLOG DESIGN BY BİR OTAKUNUN DÜNYASI