YORUM : İskoçyalı'nın Dokunuşu - Karen Marie Moning

ÖLÜMSÜZ GÜÇLERİ OLAN BİR SAVAŞÇI:  Circenn antik yasalar ve büyüyle yönetilen bir dünyada yaşayan İskoçyalı bir savaşçıdır. Yine de Brodie Kalesi’nin lordunu hiçbir güç önünde birdenbire beliren güzel Lisa’ya hazırlayamayacaktır. Kaderin bir oyunu olarak genç kadın zamanda 700 yıl geriye gitmiştir ve şimdi Circenn’in odasında, hiç istemese de onu baştan çıkarmaktadır. Yakışıklı İskoçyalı savaşçı, bu kadın için sahip olduklarını feda edecek ve gerekirse önüne çıkan her şeyi yok edecektir.
ZAMANIN SİSİ İÇİNDE BİR KADIN:  Lisa dünyanın ayaklarının altından kayıp gittiğini hissettiğinde, 21. yüzyılda yaşayan özgür bir kadın olarak… başka bir yüzyıla gideceğini asla hayal edemez. Fakat güçlü savaşçı çıplak bir halde, ateş püsküren gözlerle bakarken her şey fazlasıyla gerçek ve… tahrik edici görünür. Circenn her ne kadar karşı koyulmaz biçimde çekici olsa da Lisa’nın şiddetin ve barbarlığın hüküm sürdüğü bu topraklarda kalmaya niyeti yoktur. Ancak yakışıklı savaşçının onun için başka planları olduğunu anlayacaktır.
Orijinal Adı : The Higlander's Touch 
Seri Sıralaması : İskoçyalı (Highlander) Serisi #3
Goodreads Puanı : 4.14 (22,390 oylama)
Sayfa Sayısı : 358 sayfa
Yayınevi : Epsilon Yayınları
Etiket Fiyatı : 20 tl
Serinin ilk kitabının yorumu için buraya tıklayın.
Serinin ikinci kitabının yorumu için buraya tıklayın.
***
  Circenn Brodie , insanlara nadiren verilen bir göreve sahiptir : Yadigarları korumak. Bu görevi yıllardır başarıyla yerine getirirken ona komplo kurulur. Bu komplo sırasında yadigarları korur ama perilerin değerli bir şişesi kaybolur. Şişe kaybolmadan önce şişeyi lanetler. Lanete göre şişeye dokunan ilk kişi şişe ile birlikte Brodie'nin yanında belirecektir ve Brodie şişeyi getiren kişiyi öldürmek zorundadır. Ancak Brodie zamanı hesaba katmamıştır. Şişe 700 yıl boyunca toprağa gömülü kalır. 
  Lisa Stone , muhteşem bir hayatta sahipti. Ancak lise mezuniyetine giderken başlarına gelen bir felaket ondan babasını ve annesinden yürüme yeteneğini aldı. Hayatları alt üst oldu ve Lisa üniversiteye gitmek yerine iki işte birden çalışmaya başladı. Hayat daha kötü gidemez derken annesine kanser teşhisi konuldu. Günleri annesine bakarak ve çalışarak geçmeye başladı. Ta ki dokunmaması gereken bir şişeye dokunup kendini 14. yüzyılda bulana kadar...
    "İyi geceler Lisa. Meleklerle uyu." Lisa'nın gözleri doldu. Bu annesinin iyi geceler dileğiydi : meleklerle uyu.Ama adam ardından annesinin hiç söylemediği bir şey dedi. "Sonra dünyaya gel ve bir gece kollarında olmak için cehennemde yanmayı göze alacak şeytanınla uyu."

   İskoçyalı'nın Dokunuşu beklentilerimin altında kalan bir kitapta. Serinin ilk kitabı ile aşırı derecede benzerlik gösteriyordu. Sadece bu geçmişten gelme olayı da değil , kadın karakterler birbirinin aynısı gibiydi. Kitabın sayfa sayısı da çok az geldi bana. Özellikle son oldu-bitti ye gelmiş. Son 20 sayfa  o kadar hızlı geçti ki! Sadece olaylar vardı , karakterlerin duygularına değinilmeden geçiştirilmiş gibiydi. 
   Kitabın sevdiğim yanlarından biri Adam Black'ın oluşu ve Ateş serisinde gördüğümüz yerlerden/kişilerden bahsedilmesiydi. Sanki yazar , Ateş serisini yazmadan önce mekanları , kişileri bu kitapta oluşturmaya başlamış gibi. 
   Ateş (Fever) serisi ile uyuşmayan mantık hataları vardı. Mesela Mac Morar Adası'nda nefes alamıyordu,hava yoktu ama Lisa adadayken nefes alıyordu. Birkaç mantık hatası da vardı ama kitabı okurken göze çarpacak kadar büyük hatalar değil. 
  Kısaca güzel başlayan ama kötü biten bir kitap oldu benim. Seride favori kitabım Yenilmez Savaşçı oldu. Serinin 4. kitabı çıkarsa seriye devam edebilirim. 

Puanım : 3/5

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

BLOG DESIGN BY BİR OTAKUNUN DÜNYASI